Modern Olmak Çıplaklıkla Ölçülmez
Modernlik kavramı, özellikle son yüzyılda Müslüman toplumlarda yanlış anlaşılmakta ve genç nesillere yanlış bir şekilde aktarılmaktadır. Batı'dan gelen kültürel etkilerle birlikte modernlik; dinî değerlerden uzaklaşmak, tesettürü terk etmek, bedeni teşhir etmek ve tüketim kültürünü hayatın merkezine almak şeklinde algılanmaya başlanmıştır. Oysa modern olmak, Allah'ın emirlerini hiçe saymak demek değildir. Bilakis modernlik, inancımızı ve ahlakımızı koruyarak çağın gereklerini yerine getirebilmektir.
Bir Müslüman için modernlik; aklıyla, iradesiyle ve kalbiyle çağını yakalamaktır. Teknolojiyi kullanmak, bilimde ilerlemek, insanlığa faydalı işler üretmek elbette modernliğin göstergesidir. Ancak bütün bunlar iman ve ahlakla birleşmediğinde, insana huzur değil, yozlaşma getirir. Kur'an-ı Kerim'in rehberliğini terk ederek elde edilen ilerleme, gerçekte ilerleme değil, çöküştür. Çünkü Allah'a kul olmadan, insanın elde ettiği her şey bir gün elinden kayıp gidecektir.
Bugün bazı Müslümanlar, özellikle de sekülerleşme eğiliminde olanlar, modernliği yanlış yerde aramaktadır. Tesettürü çağdışılık olarak görmekte, İslam'ın emirlerini hafife almakta, hatta kendi inançlarını "toplum baskısı" olarak nitelemektedirler. Oysa Allah'ın kesin bir emri olan tesettürü küçümsemek, modernlik değil; kalbin iman nurundan uzaklaşmasıdır. Modern görünmek adına haya duygusunu kaybeden, aslında imanının temellerini sarsmaktadır. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) "Haya imandandır" buyurmuştur. Haya olmadan iman, iman olmadan da gerçek bir modernlik mümkün değildir.
Sekülerleşen Müslümanlara buradan açıkça seslenmek gerekir: Modernlik, Allah'ın emirlerinden vazgeçmek değildir. Modernlik, Kur'an'ın rehberliği altında çağın imkanlarını değerlendirmektir. Allah'ın helal kıldığı ile yetinmeyip harama yönelmek, modernlik değildir. Haramı normalleştiren bir toplum, hangi teknolojiyi kullanırsa kullansın, hangi kültürü benimserse benimsesin aslında çağın gerisine düşmüştür. Çünkü gerçek ilerleme, imanla mümkündür.
Müslüman, modernliği yanlış anlamamalıdır. Asıl modernlik, bilgisini artırırken Allah'a olan bağlılığını güçlendirmektir. Asıl modernlik, dünyaya fayda sağlarken ahireti unutmamaktır. Modernlik, tüketim ve şehvet kültürünün esiri olmak değil; ahlakıyla, adaletiyle ve merhametiyle insanlığa yön verebilmektir. Müslüman, kendi değerlerinden utanmaz; aksine onları en güçlü şekilde yaşar ve yaşatır. Çünkü Müslüman'ın kimliği, Allah'ın kitabı ve Resulünün sünnetiyle şekillenir.
Bugün gençlerimizin bir kısmı, modernlik uğruna tesettürü terk etmeyi, ahlaki sınırları yok saymayı bir ilerleme gibi görüyor. Oysa çıplaklık, modernliğin değil, kalbi boşluğun göstergesidir. Batı toplumlarının yaşadığı ahlaki çöküş, bize ibret olmalıdır. Zira aile yapıları çözülmüş, toplumsal ahlak çürümüş, insanlık değerleri tüketim hırsına kurban edilmiştir. Eğer Müslümanlar kendi değerlerine sarılmazsa, aynı akıbet bizleri de bekleyecektir.
Kardeşlerim! İman, hayatın süsü değil, merkezidir. İman olmadan elde edilen hiçbir başarı kalıcı değildir. Modernliği çıplaklıkta, taklitçilikte, Allah'ın emirlerini hafife almakta aramak, bizi kurtuluşa değil, felakete götürür. Gerçek modernlik; imanla, edep ve hayayla mümkündür. Kur'an'a sarılmak, sünnete uymak, çağın içinde dimdik durmak Müslüman'ın görevidir. Biz çağın gerisinde kalmak için değil, çağın en önünde yürümek için varız. Ama bunu ancak imanla başarabiliriz.
Unutmayalım: Modern olmak, çıplaklıkla değil; imanla, edep ve hayayla ölçülür. Çağın gereklerini yaşarken Allah'ın emirlerine sımsıkı sarılan Müslüman, işte o zaman hem dünyada hem de ahirette kazananlardan olur.
Selam ve Dua İle
Zübeyt BOZKURT
0 Yorumlar